27 Kasım 2010 Cumartesi

Tweetspot

Güzel uyanıyorum. Keyfim yerinde. Bir bardak çay, sıcak. Dışarıdaki hava gibi.

Sınavım var, toparlanıyorum. Saçımı yıkayacaktım, sınavdan sonra vaktim var, gelince yıkar sonra çıkarım dışarı diyorum.

Sınavdan çıkıyorum. Keyfim hala yerinde. Sonra bozuluyor. Sınavla alakalı değil.

Yemek yemek için girdiğim bir işletmede, eskiden ambulans şoförlüğü yapmış bir adamın hikayelerine kulak misafiri oluyorum. Komik, çaktırmadan gülüyorum.

Eve geliyorum, saçımı yıkamaya gerek yok.

Hava soğuk, başım ağrıyor. Alakasız, farkındayım. Boş boş oturuyorum. Çay içiyorum bir yandan. İçim ısınıyor ama dışım soğuk. Soğuğu severim, çayı da. Tezat.

Yine onu düşünüyorum. Sanki iki beynim varmış gibi. Biri sadece onu düşünmekle görevli. Güzel de düşünüyor kereta. Diğeri geri kalanları düşünüyor. Bazen aksıyor bu. Önceden de aksardı. Bir değişiklik yok.

Aklımdan çıkmıyor hiç. 7/24 onu düşünüyorum desem abartmış olmam gibi geliyor.

Rüyamda sadece onu görüyorum. Neredeyse 3 haftadır onunla yatıp onunla kalkıyorum. Yatarken aklımda, uyurken aklımda, uyandığımda yine aklımda.

Garipsiyorum, gülüyorum kendi kendime. Garip ama unutmak gibi bir derdim olmamasına seviniyorum. Normalde unutkanım. Diğer konularda hala unutkanım aslında. Dedim ya, onu düşünen beynim iyi çalışıyor, teklemiyor. Diğerinde var bir sorun.

Onun için hep bir şeyler düşünüyorum. O mutlu olsun, ben zaten mutlu olurum diyorum. Onun mutluluğuna bağımlıyım. Birine bağlanmak sadece sadakatle alakalı değil. Birinin mutluluğuyla mutlu olmak da bir yerde bağlanmak...

Gülüyorlar... Halime. Bunu garipsemiyorum. Kendime dışarıdan baksam ben de gülerim. Gülenler dalga geçmek için gülmüyor tabii. Beni mutlu görmeye, daha farklı görmeye seviniyorlar. Dostlarım... Size de bağımlıyım.

Öylesine yazıyorum, siliyorum. Deftere yazıp silinenler ardında iz bırakıyor, görünüyor. Burada sildiklerimi siz göremiyorsunuz. Silinenlerden hiçbir iz kalmıyor. Belki yanlış yazdığım bir kelimeyi sildim, belki yazdığımdan pişman olup sildim. Bilemeyeceksiniz.

Ufak ufak notlar yazar gibi yazıyorum. Başım hala ağrıyor; uzun cümleleri, uzun paragrafları toparlayamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder